Eyvah boşanıyorum! Bu süreçteki her kadının ilk cümlesi bu oluyor. İster anlaşmalı olsun ister çekişmeli, kadınların hemen hepsi, ‘Eyvah’ duygusuna kapılıyor. Çünkü toplumun, kadınların boğazını sıktığı bir konu bu. Kadın mahkemece haklı bulunmuş dahi olsa toplum kadını, yargısız infazla asıveriyor.
On yıldır boşanmayı düşünen ama daha iki gün önce, karşı tarafı da düşündürtebilmiş biri olarak söylüyorum ki boşanmak, evlenmek kadar kolay değil. Özellikle de çocuklu aileler için. Bu demek değil ki boşanma, çocuksuzlara kolay. Elbette değil. Boşanmaya karar vermek zaten başlı başına bir travma. Ben dava açmak için avukata giderken yol boyu ağlamış biri olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim. Üstelik ben, dışardan bakıldığında ‘çok güçlü’ diye tanımlayabileceğiniz bir kadınken.
Peki nedir bizim gücümüzü kıran?
Yeni düzene maddi olarak hazır olmak çok büyük sorun. Özellikle de nafakada pazarlıktan çekinmeyen bir adamdan boşanıyorsanız. Oturup hesap yaptığınızda ilk eyvah boşanıyorum cümlesini diyorsunuz zaten.
Peki bu aşılmaz bir sorun mu? Elbette hayır.
Biz kadınlar, duruma uygun çözümler bulmada yaratılıştan mucizevi varlıklarız. Ne yapabiliriz? Masrafları yazıp tasarruf yöntemleri düşünebiliriz. Olmadı ek gelir yöntemleri ararız. (Şuan benim yaptığım gibi).
Yeteneklerimiz bu konuda çok işe yarayacaktır. Öncelikle kendimizi iyi tanıyıp yeteneklerimizi gözden geçirebiliriz. Bu konuda muhakkak bir kapı açılacaktır. Önemli olan istemek ve kararlı durmak. Halk eğitimlerde bir kursa kaydolup bunu meslek haline getiren çok kadın var. Maddi konularda eskisi kadar rahat olmayacaksınız belki bunu unutmayın. Ama işe yarama duygusu, çocuklarımız ve kendimiz için bir şeyi başarma duygusu muhteşem bir şey.
Eminim bu güçlü duruş, her kadını motive edecektir. Evet, sorumluluklarımız artacak, bedenen ve ruhen daha çok yorgunluğumuz olacak ama tüm bunlar, yaşadığımız mutsuzluklarla karşılaştırıldığında devede kulak kalır. Ve inanıyorum ki mutlu kadın için, maddesel problemler işin en kolay yanıdır. İnanmalıyız sadece. Hem kendimize hem de mutluluğu hak ettiğimize. Ama yine de söylüyoruz: Eyvah boşanıyorum!
Eyvah Boşanıyorum!
Kadının İlk Cümlesi
Eyvah Boşanıyorum: Neden Boşandınız?
Bir diğer sorun insanların sorularına cevap vermek. İnsanlar, aç kurt gibi üzerimize üşüşecek “Neden boşandınız? ”mülakatın ilk sorusu olacaktır. Sonrası ise felaket…Akıl vermeler, alttan alta çabuk pes etmekle suçlamalar, acıma içerikli cümleler ve belki de daha fazla binlerce diyalog.
Öncelikle bunları savuşturacak bir strateji lazım. Kime cevap verip kime vermeyeceğinize kendiniz karar vermelisiniz. Ama insanları tersleyip de okları üzerinize çekmeye de gerek yok. Cevap vermemek en doğru yoldur. Bir gülümsemeyle geçiştirmek. Ama bu, bizim toplumumuzda çok zordur. Hatta imkansızdır. İlla cevap verilecekse, doğru cevap: “Anlaşamadık, mutsuzduk, Allah herkesin yolunu açık etsin” olacaktır.
Yoksa ayrıntılı verdiğiniz her cevap, sizi başka soru ve yargılamayla karşı karşıya bırakacaktır. İnanın biz kadınlar, kendimizi yeteri kadar yargılıyoruz. Daha fazlasına gerek yok. Herkes kendi hayatında istediğini yapmakta serbesttir. Buna birilerine açıklama yapmamak da dahil. İnsanlar, sizin sınırlarınızı, siz izin verirseniz aşabilir. İzin vermeyin. Ve siz de kimsenin sınırına girmeye çalışmayın…
Gelelim asıl soruna…
Boşanmalardaki en önemli şey aslında çocuklardır. Kanunlar da çocuk yararını gözetir zaten. Yapmamız gereken çocukların, bu süreci en az zararla atlatmalarını sağlamak. Bu yüzden lütfen, onları düşünmeden adım atmayalım. Onların yaş ve yaşadıkları sürece göre bir açıklama yapmalıyız. Emin olun, başta yapacağımız ilk doğru açıklama, bir ömür, hem çocuklarımızı hem de onlarla ilişkimizi koruyacaktır. Onlara açık olun. Ama bu demek değil ki çocuğa her şeyi ayrıntılarıyla anlatın, babalarını kötüleyin ya da onları ağlama duvarı haline getirin.
Hayır kesinlikle.!!!
Çocuklar, sizin arkadaşınız değil. Evet, biz bir takımız artık ama ben, onların öncelikle anneleriyim. Onlara kaldıramayacakları yükler yüklemeye hakkım yok. Neticede ben, ayrılıyorum onlar değil. Şunu hiç unutmamak lazım çocuklar, her halükarda anne ve babalarını sevmeye meyillidir. Bizim, onların babalarına karşı düşüncelerini değiştirmemiz, yine onlara ve bize zarar verir. Bırakın çocuklar, ilişki düzeylerini kendileri seçsin. Emin olun zaman, bu düzeyi çok iyi belirleyecektir.
Bir eğitimci olarak şunu söyleyebilirim: Boşanmış ailedeki çocuklardan en az zarar uğrayanlar, anne ve babalarıyla sağlıklı iletişim kuranlardır. Bunu başarabilen ailelerin çocukları bir arada yaşayan ailelerin çocuklarından hiç fark göstermez.
Çocuklara yaklaşımda dikkat etmemiz gereken bir diğer husus, kendimizi onlara karşı suçlu hissedip onlara ekstra ihtimam göstermektir. Bu çocuğa şu mesajı verir: Ben suçluyum, iyi bir anne olup evliliğimi sürdüremedim. Bu yüzden bundan sonra hayatımı size adıyorum.
Hayır sakın!
Bu, çok büyük bir hata olur. Her evlilik, iki taraflıdır ve inanın suçlusu da yoktur. Anlaşamamak suç değil, bir deneme yanılmadır o kadar. Zaten hayat, deneyerek ve yanılarak öğrenilen bir süreçten başka nedir?
Sonuç olarak daha burada yazmadığım bir çok sorunla karşılaşabiliriz. Önemli olan hayata karşı sağlam duruşumuzdur. Artık suçlamayı, yargılamayı bırakıp önümüze bakalım. Emin olalım ki herkesin hayatı çok kıymetli. Zaman çok acımasız. Ömür, Mutsuz bir evlilikle bitirilemeyecek kadar kısa. Ne demiş şair:
Hayat kısa, kuşlar uçuyor….
Biz ne diyoruz: Eyvah boşanıyorum!